1 Temmuz 2017 Cumartesi

" BU ANLATILAN SENİN HİKAYENDİR..."


- Diye başlayan eseri "Das Kapital" i yazabilmek için çoğunlukla aç kaldı, yoksulluklar, sürgünler gördü, yasaklandı, hapis yattı ve bilinmeyen biri olarak öldü.
- Bugün mezarı en çok ziyaret edilenlerin başında geliyorsa 1840' lı yıllarda yaşamış bu insan, filozof mu, tarihçi, ekonomist, sosyal düşünür, analizci mi?
- Birçoğu gibi daha yaşanılası bir dünya fikriyle yola çıktı, ancak o bununla yetinmeyip bunu bütün dünyaya gerekçeleriyle anlattı, dünyayı değiştirebilme gücünün tarifini yaptı.
- O ezilen tüm sınıflara dedi ki "zincirlerinizden başka kaybedecek birşeyiniz kalmadı". Ve bilimsel sosyalizmin durağan değil yaşayan bir ideoloji olduğunu söyleyerek dünyaya çok güzel bir alternatif sundu.
- Bugün 7,5 milyar nüfuslu dünyada bir eli yağda bir eli balda yaşayan kesimin dışındakilere baktığımızda, büyük çoğunluğun sokaklarda yaşadığını, soğukta donarak veya açlıktan öldüğünü, günde sadece bir öğünle beslendiğini görürüz. O yıllarda burjuvazinin altında ezilerek, zamanının çok büyük çoğunluğunu fabrikalarda ve çok ilkel koşullarda ancak karın tokluğuna çalışarak geçiren insan topluluğundan bugün çok daha iyi koşullara varabildik mi? Kapitalizmin geldiği son vahşi ortamda, hala daha birçok coğrafyada heran tepesine düşecek bombaların korkusuyla yaşayanlar, parası olmadığı için eğitim göremeyenler, tedavi edilemediği için ölenler ve sakat kalanlar her geçen gün sayı olarak çoğalmakta.



- Yaşamından bir kesit sunan filmini, tek bir yerde izleme olanağı bulmuşken şunu düşündüm. İzbe, köhne, gri duvarlı, kaç kat yerin altı küçücük bir salonda Karl Marx tam da şimdi karşımda. Onu lüks görkemli salonlarda izlemek bir çelişki olurdu herhalde. Avrupa' da 1848' li yoksulluğun ve zorbalığın tavan yaptığı yıllara gitmişken bu iyi aile babasının çocukluk aşkı, eşi Jenny' e olan bağlılığına, ona yazdığı mektuplara, şiirlere de değinmezsek olmazdı : "Aşk Jenny' dir, Jenny' de aşkın adı."