28 Mart 2016 Pazartesi

NE ÖLDÜREN NE GÜLDÜREN DERT "BEL AĞRISI"


Bir çoğumuzun başına gelmiştir, ters bir hareket, ağır kaldırma veya hareketsiz bir yaşam tarzı sonucu hayatımızın bir döneminde bel ağrısı çekmişliği vardır. Hatta bazen bir bakmışız bel fıtığı olmuşuz. Her rahatsızlık zor ve dayanılmazdır tabi ancak bu bir dönem benim de hayatımı kitleyen, yaşam kalitesini düşüren, çok çaresiz bırakan bir dertti. Doktor doktor gezersin, kolunu kaldır, bacağını indir muayenesi sonrası B vitamini iğneleri ve meşhur kas gevşetici Voltaren' le eve dönersin ancak dert aynı derttir. MR ların çekilirken ciyaklarsın o tabut gibi cihazlarda. B vitaminleri bir işe yarasa da derdine derman olmaz, kas gevşeten ilaçlar da geçici olarak da ağrını hafifletir ancak epey bir uyuşukluk ve sersemlik yapar. Sonra aynen ağrılar kaldığı yerden devam eder. İnsanın en temel ihtiyaçlarını bile yardımsız yapamaması, yatağa mahkum olması, ağrıdan günlerce uyuyamaması, yerlerde emeklemesi hiçkimsenin başına gelmesini istemeyeceğim durumlar. Ancak hayata dair en iyi öğretilerimi ben bu dönemimde edindim, içinizden bir filozof dahi çıkabilir o kadar yani. Çünkü kimse en yakınınız bile sizi, sizin gibi anlayamıyor.




Hergün başka bir doktora gidersiniz, hepsi aynı şeyi söyler. En son artık bekleme koltuğunda dahi oturamıyorum, ayakta duramıyorum acıdan gözümden kuru kuru yaşlar süzülüyor. Ve asla artık düzelemeyeceğimi düşünüyorum. Neyse lütfetti fizik tedavi verdi. Ağlama krizim acıdan değil artık aynı lüzumsuz lakırdıları duymaktandı. Bana baktı biraz da acımıştı herhalde halime: Dedi ki 'yaşam tarzını değiştir, işini bırak, stresten uzak dur, ılıman iklimli yerlerde yaşa, mesela güneye yerleş.' Bende dedim içimden "emriniz olur!". Fizik tedavi de ayrı bir komedi ve dram unsurları içeren bir safha benim için o kısmı geçiyorum. Sıcak su torbam, tavşan tüyü kuşağım ve ortopedik yastığım üç vazgeçilmezimdi. Evde, işte her yerde. Tabi bunlar sadece geçici olarak ağrıyı hafifleten unsurlar. Çözüm unsuru değiller.

En sonunda oturdum bu konuda ne kadar okunması gerekli makale, yazı varsa hepsini araştırdım. Bunları hayatıma sokmaya çalıştım. Artık şükürler olsun çok iyiyim. Ancak bu dert hiçbir zaman sıfırlanmıyor sadece ağrıyla başetmeyi öğreniyorsunuz. Özetle şu; Sporu, yürüyüşü hayatımızdan eksik etme şansımız yok. En iyisi de bel kaslarını güçlendiren pilates ve de yüzme. Çook düzenli, uyku saatine varıncaya kadar kaliteli, sigarasız, içkisiz bir yaşam tarzı. Doktorlar hep ilk bunu sorar çünkü. Ona koş, buna da koştur gibi bir lüksüm yok çünkü aşırı yorgunluk ağrıyı tetikliyor. Yani fazla sosyal bir yaşam tarzı bel ağrısının düşmanı. Çok sert yatakta uyunmalı. Fazla ağırlık kaldırılmamalı. Asla atletsiz olunmaz, kışın yün ve termal atletler tercih edilmeli, ani hareketler yapılmaz, yere eğilirken bile dizler kırılmalı, sabah kalkarken önce kollarınızdan kuvvet almalısınız, cereyanda kalmamalısınız ağustos sıcağında olsanız bile. Klimaya çok çok dikkat. Bu konu biraz dert olmuyor değil, yanınızdakiler sıcaktan bunalıp cam, kapı, klima açtırır sizse hava akımında kalmamak için çaba gösterirsiniz. Ortopedik yapısı rahat ayakkabılar tercih edilmeli, fazla ayakta kalınmamalı. Fazla kilo en baş derdimiz. Teriniz sırtınızda, belinizde kurumamalı, gerekliyse yedek atlet, tişört çantanızda bulunmalı. Hamam, sauna, kaplıca ve doğru masaj iyi geliyor. Soğuk ve rutubetli iklim ağrıya hiç yaramıyor. Çok ağrılı dönemlerde bele kuşak sarılabilir, eskilerimizin yaptığı gibi. 





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder