27 Aralık 2015 Pazar

YILIN SON İÇ HESAPLAŞMASI


İtiraf ediyorum, iş hayatına ara verince hayatı bayağı bir boşladım, elimi vites kolundan, ayağımı gaz - fren pedalından çektim. Yani aslında kendime format attım. Hep formunu koru, spor yap, saçını fönle, makyajlı, şık, bakımlı olmaya çalış. En ufak bir dış görüntüden tutun da, işte etrafa güler yüzlü ol, kibar ol, zarif ol, sabır küpü ol, ölçülü ol. Yani hep hanım hanım ol. Ol babam ol. Toplumun biz kadınlara biçtiği rol model bu maalesef. Peki iyi güzel de arada içimizdeki erkek ruhu, ne bileyim azıcık külhanbeyi olma arzusu, belki gizli, saklı köşelerde kalmış gezgin hippi ruhu ya da tam tersi küçük kız çocuğu halimiz ne olacak? İyi eş, mükemmel anne, iki tarafın ailesine bağlı, çalışkan iş kadını, arkadaşlarını ihmal etmeyen, iyi ve kötü gününde yanında olmaya çalışan arkadaş, güleryüzlü ve ilgili komşu, cefakar ev kadını, o, şu, bu say say bitmez. Başaramadıklarım için odama kapanıp sessizce ağladığım çok olmuştur benim. Büyümek hep ağır geldi bana, sanki küçük mü kalsaydık hep? Belki bazılarımızın yükü çok daha fazla bile olmuş olabilir.


Bu kadar fazla rol dağılımları arasında bir de kendine iyi davranma hali. Ben yine de galiba iyi davranmaya çalıştığımı düşünüyorum. Her biriniz kadar sorunlu, her biriniz kadar da sorunsuzum. Yok sizlerden bir farkım. Başıma gelen her olumsuzlukta iyi taraflarını görmeye çalışıp, bunun da bir imtihan olduğunun bilincindeyim. Zaman zaman hepimizin hayatında şok yaratan üzücü olaylar karşısında duygusal olarak içe kapanmış, hissiz olma hali, bir kopuş yaşamışızdır. Kolay olmadı bu fikirlere sahip olmak. Az kanamadı dizlerim, pişmanlıklarım, kırgınlıklarım, acılarım oldu elbet. İsyan etmezsem, olumsuzluğu kodlamazsam eğer, sabrımın karşılığını mükafat olarak hep almışımdır hayattan. Yani biraz anlık değil de daha geniş bakmak mı gerekiyor? Mesele bunu görebilmekte, kendine ve inancına güvenmekte. Ben hep dip not okumayı seçiyorum.


Bu bir bakış açısı, yaşam felsefesi. Kendinizi kimseyle kıyaslamayın ve daima yeni şeyler öğrenmeye açık olun. Tek rakibiniz olsun, kendiniz. Kimseyi kıskanmayın. Önemli olan çok para kazanmak veya bir yerlere gelmek değil, karşılığında ödediğin bedel ve nelerden vazgeçtiğindir. Peki sen bu bedelleri ödemeye hazır mısın veya razı mısın? Bunun cevabını bul. Başarıları tabi ki görmezden gelmiyorum, takdir ediyorum, tebrik ediyorum. Başarı hikayelerini, biyografilerini, röportajları okuyorum, izliyorum. Hepiniz teksiniz ve özelsiniz. Yeteneklerinizi keşfedin, her birimiz apayrı cevherler taşıyoruz, çok okuyun, çok gezin, çok film izleyin ve çok konuşmak yerine çok dinleyin.

Başlı başına iyi bir birey olmak da bir hazine değil midir? İçi boş cümleleri dinlemeyin kimseden, bunlarla vakit kaybetmeyin, bu konuda bencil olun. Sizi negatif yapan, yaşam enerjinizi çalan durumlardan uzaklaşın. Bir dönem o kırılmasın, bu üzülmesin diye yaşadık hep. Şimdi iki patronum var : Keyfim ve paşa gönlüm. Bu espritüel bir ifade tabi, vicdanınız herşeyin en doğrusunu biliyor, önce onun sesine kulak verin.


Diyorum ki kendinize sığının ve inanın. Her birimiz şu yeryüzünde bir boş alanı kaplıyoruz. Dünyaya gelişimizin ve aldığımız her bir nefesin bir amacı ve anlamı var. Bu bazen birilerinin hayatına dokunmaktır, bazen de birileri dokunur bizim hayatımıza. Önemli olan bunun farkındalığında olmak. Hep güler yüzlü olun. Bu bir çok kapıları açar, olumlu bir davranış beraberinde yine zincirleme iyi şeyleri getirir hayatınıza.

Yaşama sevincinizi kaybetmeyin, ışığı beklemeyin kimseden, siz ışık olun. Bu dışarıdan edinilmesi güç, içten gelen, ansızın gelen, yaşama karşı duruşunuzla ilgili bir histir. Zaten yaşama karşı duruşunuz da nasıl belirlenir nasıl netleşir o da ayrı bir konudur. Her şey yolunda olsa da veya olmasa da bu his gelip yerleşti mi içinize artık sizden iyisi yoktur, o kalp tam sizin için yaratılmış gibi çarpar, nefes bir çırpıda geçer soluk borunuzdan, tüm evren içinize dolar. İşte ben böyle yaşıyorum.


Yine de kendi hayat felsefeniz, şu veya bu şekilde bir inanç sisteminiz, bir iç disiplininiz, çalışkanlığınız ve istikrarınız olmazsa hayatta hiç bir şeyde tutunamazsınız. Çok basit bir iş yapıyor olsanız da bunu en iyi yapan olmaya çalışın. İşinizin hizmetkarı olun. İnsanlara ve olaylara karşı hep saygılı ve ölçülü olun. Samimiyetle laubalilik arasındaki ince çizgiyi iyi koruyun. Denge, herşeyde denge baş prensibiniz olsun. Davranışlarda, düşüncede, konuşmalarda. Sınırlarımızı ve haddimizi bilmek dengeyi korumada gerekli.

Soyutlanın. Arada herşeyden ve herkesten kaçış, kendinizle başbaşa kalma ritüelleriniz olsun. Kendinizi besleyin, yaratıcı yalnızlığınıza yaslanın. Yaşımız kaç olsa da hayal kurmaktan vazgeçmeyin. Yastığınızın başucunda küçük bir masal dünyanız olsun. Bunaldığınızda ona sığının, başka boyut, başka alem iyi gelecektir.

Hep sözünüzde durun, hani ne derler delikanlı gibi. Olmadıysa mantıklı bir mazeretiniz olsun ve karşı tarafa bunu anlatın. Arada bazen komik de olun. Hep ciddiyet hiç çekilmez. Hayatın içinden bazen komik öğeleri bulup çıkartın, bununla eğlenin. Kimseye anlatmasanız da siz bilin ve gülümseyin yeter. Burada birşeyleri idealize etmeye çalışmadım, sadece olmaya çalıştığım büyük oranda da başarabildiğime inandığım şeylerden bahsettim.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder