4 Ocak 2016 Pazartesi

ALMANYA GÜNEŞ ÜRETTİ

 

Bu, insanlığın belki de ateşi kontrol etmeyi öğrenmesi kadar önemli bir gelişme. Bizde, mühendisliğin sınırları inşaatta, betonda, bilimin sınırları da Tübitak'ın ödüllü "okunmuş fasulye"si minvalinde olduğu sürece bilim konusunda karamsarım. Bu proje bu zihniyete bir tokat gibi. Kim istemez ki "oğlunuz ne iş yapıyor" diye sorulduğunda," güneş yapıyor" diyebilmeyi. Bu bir latife tabi. Biz füzyon teknolojisi üstüne çalışan konsorsiyumlara üye bile değiliz. Aralık ayında okudum haberi, heyecanlandım, üstüne bayağı konuştuk: Almanya güneş üretiyor diye. Avrupa nükleeri bırakıyor, yenilenebilir enerji kaynaklarının peşinde. Yani yenilenebilir enerji gücünü, güneş, rüzgar, dalga, biyokütle, jeotermal, hidrolik, hidrojenden alan ve hiç bitmeyecekmiş gibi düşünülen ve çevreye emisyon yaymayan enerji çeşidi.


9 yıldır üzerinde çalışılan ve 1 milyar euroya malolan "Stellaratör" adını verdikleri proje ile deney ortamında kısa süreliğine süper ısıtılmış helyum plazması elde etmişler. İnsanlık için muazzam bir zeka, çok mu çok çılgın bir gelişmedir. Dünya yeniden şekillenebilir, dengeler değişebilir. Elbette daha çok katedilecek yollar vardır. Sınırsız ve temiz bir enerji burada sözkonusu olan. Almanya demek mühendislik bilimi demek. Şimdi deneyi Ocak ayında hidrojenle yapacaklarmış. Bu plazma reaktörünün adı "Wendelstein 7 - x". Otuz metreküplük plazma hacmine sahip. Bu füzyon reaktörünün yapımında 425 ton materyal kullanılmış, 400 milyon euroya mal olmuş. Amaç 1 gram hidrojenden 10 milyon gram kömürün ortaya çıkardığı enerjiyi elde etmek. İnanılır gibi değil. Heyecanlanmamak dünyaya sırtını dönmektir. Amaç güneş üretmek değil, güneşin çekirdeğindeki süreçlerin incelenip bir nevi taklit edilmesi. Daha basit bir anlatımla, evrendeki çekirdek kuvvetini kullanarak bu kuvvetin neden olduğu ve güneşte her an meydana gelen hidrojen atomlarının yüksek sıcaklıkta tepkimeye girip, birleşerek helyum atomuna dönüşmesi işlemidir. Güneşte bu füzyon her zaman olur ve bu reaksiyon sonucu enerji ortaya çıkar.


Keşke bizde de böyle 10 yıllık, 20 yıllık uzun vadeli projeler olsa. Orada Araştırma ve Geliştirme faaliyetlerine gittikçe daha çok önem veriliyor ve bunun üçte ikisini Alman firmaları karşılıyor. Ayrıca sadece Alman firmaları araştırma yapmıyor, bilimsel araştırma yapan her dört firmadan biri yurtdışındaki başka bir firma tarafından finanse ediliyor. Bunun için yüksekokul, enstitü ve üniversitelerle işbirliği yapılıyor. Dünyanın en büyük nükleer reaktöründen bahsediyoruz. Olası bir kaza halinde etkileri Çernobil ile kıyaslanamayacak kadar büyük olacaktır.

Aslında nükleer kaynaşma zaten mümkündü, sorun tokamakların ( plazmanın kapalı manyetik alan bölgesi içinde hapsedilmeye çalışıldığı bir tür plazma tutucu sistemin, adı ) plazmayı enerji üretecek kadar uzun süre tutamamasıydı. Stellaratör denilen teknoloji, plazmayı çember duvarlarından daha uzun süre uzak tutabilme potansiyeline sahip. Dolayısıyla, sistemden plazmayı oluşturmak için harcadığınız enerjiden daha fazlasını almak ilk defa mümkün olabilecek.


Siyasi veya ekonomik yönden etkileri ne olabilir? Ortadoğu coğrafyası ve namı değer dolarları, petrolleri önemini kaybedince, arap kralları ve prensleri bu yeni duruma ayak uydurabilecek mi? Aynı siyasi güçlerini, rejimlerini muhafaza edebilecekler mi? O zaman hala bu topraklarda söz sahibi olmaya çalışmak ne kadar anlamlı? Bekleyip görücez.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder