30 Eylül 2015 Çarşamba

BU ÜLKEDE YAŞAMAK

                                       

-Birşeye kızdığınızda karşınızda sizi anlayan değil, size karşılık veren üstelik birde kavga çıkaran insanların ülkesidir.
-Tek yönlü yolda karşıya geçerken, normalde araç gelmemesi gereken yönden geri geri gelen araçlara hazırlıklı olmayı gerektirir.
-Karakolluk bir durum olduğunda, polisin sizi suçlunun bulunamayacağına ikna etmesidir.
-Aksiyon filmi gibi her sabah mayın, patlama, kadına şiddet, deprem, sel felaketi, kaza, ihmal, maden faciası, şehit haberlerine uyanmaktır. Ya da ruhsatsız çalışan bir iş yerinde çıkan bir patlamaya. Her an herhangi bir yerde saçma bir sebepten ölme ihtimalinin neredeyse sonsuz olması demektir. Yani Türkiye'de tesadüfen yaşanır.
-Yardım kolileri dağıtılırken insanların birbirini ezdiği, Kişi Başı Milli Gelir sıralamasında en gerilerde olup da dünyadaki en pahalı benzini kullanan, konser biletleri, elektrik faturaları, kitap, internet, tv yayınları, doğalgazı en pahalı satın alıpda, yabancı futbolculara astronomik rakamların ödendiği garip bir tezatlar ülkesidir.
-Malı götürenlerin 'büyük adam', önce vatan diyenlerin ise kenara itilerek 'küçük adam' haline getirildiği, düşüncenin ve duygunun çoğu ustasını hırpalayıp, sürmüş ülkemdir. Hayatı parmakların arasında izlemek gibidir, hep biraz eksik, hep biraz korumasız.
-Kürtler azınlıktır, ermeniler hainliktir, aleviler dinsizliktir, kadınlar damızlıktır. Yani her türlü fanatizmin tavan yaptığı güzel ülkemde yaşamak büyük bir yalnızlıktır.
-Güvensizliği öğrenmek ve dahada kötüsü buna alışmaktır. Hastanelerde, tahlillerde, basına, devletin kurumlarına, eğitim ve sınav sistemine. Fırsat eşitsizliğine hükmen mağlup olmaktır.
-Her seçimden sonra içimde kıpırdanan sonra gitgide büyüyen uzaklık ve yabancılık duygum, buruk ruh halimdir.
-Sabır gerektirir, hevesinizi, coşkunuzu, enerjinizi törpüler. Hayatınıza devam edebilmek için bir an evvel boşvermeye, sıradanlaşmaya, yüzeyselleşmeye, boyun eğmeye ve kadere inanmaya başlamaktır.
-Özgürlüğün nerede başlayıp nerede bittiğini bir türlü anlayamamaktır. Geri kalmış bütünlüğünü korumak için sürekli kendine yeni cephe açmaktır.
-Keşmekeş, karışık, harala gürele yaşama tutunmaktır.
-Daha neler nelerin yaşandığı bu topraklara hem kızmak hemde çok sevmektir.
-Gez gez bitmez, gör gör tükenmez, yaşa yaşa yetmez bir toprak parçasında yolculuktur.
-Herşeye rağmen çok sevmektir, bu vatan için ölebilmektir. İyi günlere her zaman inanmaktır, umuttur, inançtır. Zor ve güzel bir sevgiliyi, herşeye rağmen çok büyük bir aşkla beklemektir.
-Kızgın kumlardan serin sulara yürümek gibi bir duygudur. Sendendir bendendir yine de vazgeçme düşüncesi akla gelmeyendir.
-Aziz Nesin' lik hikayelerle dolu bir hayatınızın olması demektir.
                                 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder