27 Eylül 2015 Pazar

INTERSTELLAR ( YILDIZLARARASI )

Dünyaca ünlü fizikçi Kip Thorne' nun yapımcılığında, en yetenekli yönetmenlerden Christopher Nolan imzalı film, ilk izlediğimde çokda anlamadığım, quantum, Einstein, fizik, kütle çekimi, solucan deliği, 5. boyut, İzafiyet Teorisi kavramlarında kaybolduğum fakat diğer yanda dramatik temellere oturtulmuş, özünde aile kavramını, aşkı, özlemi, sadakati, cesareti ve zamanın acımasızlığını da anlatmaya çalışan bir hikaye. Film dediğin tamda böyle olmalı, hemen anlaşılmamalı, seni araştırmaya ve sorgulamaya itmeli, üzerinde konuşulmalı ve sarsmalı!

Müziklerini Hans Zimmer' in döktürdüğü, kim ne derse de bugüne kadar çekilmiş en tutarlı, en gerçekçi bilim kurgu filmlerinden. Başroldeki Matthew Mcconaughey' in uzay yolculuğu dönüşünde kendine 2-3 yıl geçmişken kızının 90 yaşında ve ölüm döşeğinde olması en dramatik sahne. Diğer filmlerde alışılmış tehdit, üstünlük, iyiler-kötüler, rehin tutma gibi ögelerin değil tamamen bilimsel bir durumun olması ve filmin dalında eğitimli insanların arasında çok az kelime ve anlatımlarla ilerlemesi aklıma gelen detaylar.

Dünyanın yavaş yavaş öldüğü gerçeğiyle beraber, Karadelikleri Einstein' ın Görelilik Teorisi' ne uygun görselleştiren ilk yapım olması yanında film, insanoğlunun mevcut biyolojik durumuyla evrenin herhangi bir noktasını keşfetmesinin mümkün olamayacağını oldukça naif bir dille anlatmıştır. Yani evreni keşif yolculuğunda acıkan, duygusal davranışlar sergileyen, zaruri ihtiyaçları olan, bazen kalbinin sesini dinleyebilen insanın maalesef yeri yok. Öyleyse insanoğlu olarak ya artık kendi evrimimize şekil verip rotamızı çizeceğiz ya da evrim basamağında yer alıp dünyaya ve limitleri oldukça kısıtlı olan vücudumuza hapsolacağız.

                                             

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder