18 Ekim 2015 Pazar

SEVGİ VE NEFRET İKİLEMİ LEOPAR


Leopar, aslan, kaplan ve jaguar gibi büyük kedilerin içinde en küçük cüsseli olanıdır. Kimbilir bu yüzden kadına en yakındır. Kendimi bildim bileli bir leopar modasıdır gidiyor. Ayakkabıdan çoraba, çantadan şapkaya, gece elbisesinden iç çamaşırına kadar her şeyin leoparlısı mevcut. Doğru ve yerinde kullanıldığında her dönem trend ve popüler. Çok baskın ve tüm dikkati o parçaya yoğunlaştıran özel bir kumaş. Diyebilirim ki moda tarihinde bu kadar çok kullanılan, üzerine bu kadar çok konuşulan, çokda eleştirilen başka bir desen var mıdır acaba? Çünkü tecrübeyle sabittir ki leopar sevgisi sonradan kazanılmıyor. İnsanların büyük bir çoğunluğu leopar desenini ya seviyor ya da nefret ediyor.

Aman sakın baştan aşağı bu deseni giyinmeyelim. Hem çok göz yoruyor hem fosforlu fener misali çok dikkat çekiyor. Çok uzun boylu değilsek alt beden pantolonda leopar desen yasak, etek nispeten olabilir. Bluz, gömlekte sözümüz yok. Allahtan farklı renkleri varda, o sert, keskin geçişler nispeten yumuşamakta ve bize seçenekler sunmakta. Zarif ve kibar aksesuvarlarda da leopar deseni iyi duruyor. Örneğin toka, çanta, babet, ayakkabı, şal, kemer, belki küpe.

Leoparın “derin” felsefesini idrak edebildim mi, edemedim mi bilmiyorum. Doğru ve dikkatli kullanıldığında çok asil bir detay, yanlış kullanıldığında yaşı gereksiz yere büyük gösteren tam bir rüküşlük ve kokoşluk hali. Hani ortası yok. Bir penye tişörtüm olmuştu ne zaman onu giysem kavgacı bir ruh halinde oluyordum. O yüzden arada sırada  minimal parçalarla mevzuya dahil olmamı, leoparın “derin” felsefesini tam olarak idrak edememiş olmama bağlıyorum. 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder